5 Ekim 2023 tarihinde Marmara Denizi'nde meydana gelen 3 büyüklüğündeki deprem, bölge halkında endişeye neden oldu. Depremin merkez üssü, Kocaeli'nin açıkları olarak belirlendi ve derinliği yaklaşık 12 kilometre olarak ölçüldü. Bu tür küçük sarsıntılar genellikle yaygın bir şekilde hissedilmezken, Marmara bölgesinin deprem riski taşıyan bir alan olması, uzmanlar ve halk arasında, olası büyük bir depremin habercisi olabileceği endişelerini yeniden gündeme getirdi.
Uzm. Dr. Ahmet Yılmaz, depremin arkasındaki jeolojik nedenleri açıkladı: "Marmara Denizi, Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde yer alıyor. Bu fay hattı, Türkiye’nin en aktif ve tehlikeli faylarından biri. Küçük depremler, büyük bir depremin tetikleyicisi olabilir. Ancak, bu tür küçük sarsıntılar aynı zamanda yer altındaki gerilimin boşalmasını sağlamaktadır." Bu durumda, 3 büyüklüğündeki depremin, yer altındaki enerjinin biriken kısmını dengeleyici bir işlem olarak yorumlanabileceği ifade ediliyor.
Deprem sonrası hemen ardından çeşitli sosyal medya platformlarında sarsıntının hissedildiğine dair paylaşımlar yapıldı. Özellikle Kocaeli ve çevresindeki ilçelerden gelen bildirimler, olayın bölgedeki halk tarafından hissedildiğini gösteriyor. Ancak, deprem nedeniyle herhangi bir can veya mal kaybı yaşanmadığı bildirildi. Sakarya, İstanbul ve Yalova gibi çevre illerde de hissedilen bu sarsıntı, Marmara bölgesinin fay hatları açısından ne kadar risk altında olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Deprem uzmanları, halkı bu tür olaylara karşı hazırlıklı olmaya çağırdı. Jeolog Dr. Melike Duman, "Marmara bölgesi, Türkiye'nin en yoğun nüfuslu ve sanayi merkezlerinden biridir. Bu nedenle, büyük depremler durumunda ciddi kayıplar yaşanabilir. Bu nedenle, bireylerin afet bilincini artırmaları ve acil durumlarda ne yapacakları konusunda bilgi sahibi olmaları oldukça önemlidir." dedi.
Uzmanlar, bireyleri deprem anında ne yapmaları gerektiği konusunda bilinçlendirmek adına çeşitli eğitimler öneriyor. İlk olarak, evde güvenli bir alan belirlemek, bu tür durumlarda mutlaka öncelikli olarak düşünülmesi gereken bir nokta. Ayrıca, her evde acil durum çantası bulundurulması gerektiği vurgulanıyor. İçinde su, dayanıklı gıda, el feneri, ilk yardım malzemeleri ve temel ihtiyaçların bulunması, afet durumunda hayat kurtarıcı olabiliyor.
Ayrıca, kişisel ve aile düzeyinde acil durum planlarının yapılmasının kritik önem taşıdığı ifade ediliyor. Aile üyelerinin ne yapması gerektiğini önceden belirlemek, panik anında daha akılcı hareket etmelerine yardımcı olabileceği belirtiliyor. Dr. Duman, "Ayrıca, belediyelerin de deprem tatbikatları düzenlemesi ve halkı bilinçlendirmek için daha fazla eğitim vermesi gerekiyor." diye ekledi.
Özetle, Marmara Denizi’nde meydana gelen bu 3 büyüklüğündeki deprem, küçük bir sarsıntı olmasına rağmen bölge halkı üzerinde büyük bir etki bıraktı. Uzmanlar, bu tür olayların ciddiye alınması gerektiğini ve halkın bilinçlendirilmesi için gereken adımların atılmasının önemini vurguluyor. Bu doğrultuda, bireylerin ve devletin birlikte hareket etmesi, gelecekte yaşanabilecek büyük depremlere karşı daha hazırlıklı olmalarını sağlayabilir.