Alzheimer hastalığı, genellikle ileri yaştaki bireylerde görülen bir demans türü olsa da, son yıllarda genç yaşlarda dahi tanı almak mümkün hale gelmiştir. 40'lı yaşlardaki bir kadının yaşadığı deneyim, bu durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor. Kendi hikayesini paylaşarak, Alzheimer'ın erken belirtilerine dikkat çekmek isteyen kadın, yaşadığı zorlukları ve bunlarla başa çıkma yollarını aktardı.
Hastalık, önce unutkanlık ve dikkatsizlik gibi hafif belirtilerle başlar; bu da birçok insanın bunları günlük yaşam stresine atfetmesine neden olabilir. Stres, vücudumuz üzerinde birçok olumsuz etkili faktör barındırır; bu da zamanla fiziksel ve zihinsel sağlığımızı tehlikeye atar. Kadın, ilk başlarda yaşadığı unutkanlıkları ve dikkat eksikliğini işle ilgili stresine atfettiğini, bunun geçici bir durum olduğunu düşündüğünü ifade ediyor.
“Ama gün geçtikçe bu belirtiler artmaya başladı. Öncelikle uzun süreli olan hafıza kayıplarımı, iş hayatımın yoğunluğuna bağlı stresle ilişkilendirdim. Bunun geçici bir iş yükü olduğunu düşünüp önemsemedim. Oysa günün sonunda, bu belirtiler hastalığın ilk aşamalarıymış.” diyerek yaşadığı şoku dile getiriyor. Bu nedenle, stresin zihinsel sağlığı üzerindeki etkilerine dikkat çekiyor. Uzmanlar, stresin bağışıklık sistemini zayıflattığı gibi, beyin sağlığını da olumsuz etkileyebileceğini vurgulamakta.
Alzheimer'ın belirtilerinin gözden kaçmaması için bireylerin bilinçlenmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Kadın, hastalığın ilerleyişinin farkında olmaması nedeniyle bazı ilişkilerinin zedelendiğini ve iş hayatında zorlandığını ifade ediyor. “Kendimi geri çekmeme neden olan durumlar yaşadım. Arkadaşlarımla iletişimimde zorluklar çekmeye başladım. İş yerinde konsantrasyon eksikliğim beni daha az verimli hale getirdi.” şeklinde açıklıyor.
Hastalığın ilerleyişi sırasında, bireylerin çevresiyle olan bağlantılarının kopması ve sosyal yaşamdan uzaklaşmaları oldukça yaygındır. Bu durum, Alzheimer hastalarının hayatına dair yaşadığı zorlukların yanı sıra, ailenin de destekleyici olmasının önemini ortaya koymaktadır. Kadın, “Ailem ve arkadaşlarım sayesinde bu süreci daha az zorlukla atlatmaya çalıştım ama bu durum beni oldukça endişelendiriyordu.” diyerek destek almanın önemini vurguluyor.
Uzmanlar, Alzheimer belirtilerine ilişkin farkındalık yaratmanın, özellikle genç yaşta görülen vakaların artmasıyla birlikte daha fazla önem kazandığını belirtiyor. Bu hastalığın belirtilerinin yalnızca yaşça büyük bireylerde görülmediği göz önüne alındığında, 40’lı yaşlarındaki bireylerin de uyanık kalması ve bu tür belirtileri dikkate alması hayati öneme sahiptir.
Kadın, hastalığı kabullenmek ve tedavi sürecine başlamak için ne kadar zorlandığını da dile getiriyor. “Hastalıkla yüzleşmek, her zaman zordur. Ama kabul etmek, hastalıkla başa çıkmak için atılacak en önemli adımlardan biri. Bildiklerimi paylaşarak, diğer insanlara ilham vermek istiyorum.” diyerek toplumsal farkındalığa katkıda bulunmayı umuyor. Sağlık uzmanları, bulantı, düşünme veya hafıza fonksiyonlarındaki değişiklikler gibi belirtilerin göz ardı edilmemesi ve en kısa sürede bir uzmana başvurulması gerektiğini ifade ediyorlar.
Sonuç olarak, genç yaşta Alzheimer tanısı alan bireylerin yaşadığı deneyimler, toplumda bu hastalık hakkında daha fazla konuşulması gerektiğini ortaya koyuyor. Kendi yaşadığı hikaye ile, farkındalık yaratmak ve başkalarına ilham vermek isteyen kadın, stresin sadece bir ruh halinden ibaret olmadığını, hayat üzerinde ciddi etkileri olabileceğini vurgulamaktadır. Kendinizde veya sevdiklerinizde önemli değişikler gözlemlediğinizde bunları ciddiye almak, Alzheimer gibi hastalıkların erken teşhisini sağlayacaktır. Unutulmaması gereken; beyin sağlığı, yaşam kalitemizin en önemli parçalarından birisidir.